Mavimarmara
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Selam olsun "kuru et yiyen kadının oğlu"na!

Aşağa gitmek

Selam olsun "kuru et yiyen kadının oğlu"na! Empty Selam olsun "kuru et yiyen kadının oğlu"na!

Mesaj  elifgibi Salı Ağus. 02, 2011 12:57 pm

Mekke'nin
fetih günüydü... Bir adam Resulullah'ın yanına yaklaştı. Korkudan,
heyecandan titriyordu.Resulullah da gördü adamın bu halini ve dönüp
seslendi: " Titremene lüzum yok, ben kral değilim "Ve ardından dedi ki; "
Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben." Bu hadisi her
okuyuşumda sarsılırım.Düşünün...Mekke'yi fetheden kuvvetlerin başındaki
kişinin ve Peygamber'in önünde titremez de insan, kimin önünde titrer? "
İktidarı olağanüstüleştirme " insanlık tarihi kadar eski bir hikâyedir
çünkü..Hatta geçmek bilmeyen bir hastalıktır.Güçlülerin, militerlerin,
kendine soy sop iktidarı ve havası yaratanların, en sıradan makamların
sahiplerinin önünde korkar, ezilir, büzülür, titrer insan..Ya bugün?
Popüler şöhret denen şeyden bir parça nasiplenmiş kişilerin bile yanına
yanaştığında titremeye kapılıp ağzını açamayanları görürsünüz. Nedir
Peygamber'i böyle davranmaya, böyle söylemeye iten? İlk akla gelen hep
tevazu kavramı olur bu durumlarda.Tevazu deyip geçmek doğru olur mu?
Hayır! Yanlış olur. Hele tevazuyu alçakgönüllülük veya kendini küçültme
olarak ele alıyorsanız, bu iyice yanlış olur.Çünkü " Titremene lüzum
yok, ben kral değilim " diyen Hz. Muhammed, unutulmamalıdır ki, Adem
Aleyhisselam'dan beri Peygamber olduğunu, yani " fark "ını hep dile
getirmiştir.Burada vurgulanan şey... İsmet Özel'in sözleriyle " kralın
ve krallığın çarpıklığıdır ." (40 Hadis, İsmet Özel. 2005, Şule
Yayınları.) Daha doğrusu, âlemde " kral olma "nın; saltanat kurup,
saltanat sürmenin çarpıklığı dır burada altı çizilen, hiç kuşku yok! "
Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben " sözüne gelince...Nasıl
da ürperticidir!..Demek istemiştir ki... Peygamberim, farkım bu.. Başka
farkım yok. Sen ve ben insanız. Beni sana üstün kılacak, ne soy sop, ne
kavim ne de bir iktidar bağı olamaz...( Sabah-Haşmet BABAOĞLU:22 Nisan
2009)



Peygamber Efendimiz bir günde iki öğün sıcak yemek yememiştir. Bazen
aylarca evinde sıcak yemek bulunmazdı. Sirke ile kuru ekmek yer ve “Ne
güzel nimet” buyururdu. Hasır üzerinde yatar, uyandığı zaman vücudunda
hasırın izleri belli olurdu. Müslümanlar uyurken gece yarısı kalkıp
namaz kılmak kendisine farzdı. Kendisine iftar etmeden birkaç gün üst
üste oruç tutmasına izin verilmiştir.

Hz. Resul insanlara karşı merhametli idi. Kendisini her türlü kötülükten
koruyan amcası Hamza’yı öldürüp ciğerlerini yiyen Hint’i ve katili
Vahşi'yi affetmiş, kendine hakaret edip, Müslümanları öldürüp aç ve
susuz yurtlarından kovan Mekke Müşriklerini, Hayber'li Yahudilerin
hidayet bulmaları için onlara dua etmiştir.Kendisini zehirlemeye çalışan
Yahudi kadını afetmiş , bir topluluk içinde kendisine karşı ağzı bozuk
ve saygıdan uzak bir şekilde konuşan kadına karşı takındığı yumuşak ve
seviyeli tutumu ile kadının hal ve hareketlerinin değişmesine sahip
olmuş , çevresine gerektiğinde nükteler yapan , Nisa suresini dinlerken
gözyaşlarını tutamayan ," insanlara hizmet eden insanların efendisidir"
buyurup ,halka gerektiğinde eliyle su dağıtan , kibirden uzak, işleri
paylaşmayı seven ,evinde iken herkes gibi " ayakkabılarını tamir
edip,elbiselerini dikip temizleyen kendi işini kendi gören ,koyunları
sağan b.r insan olan Hz. resul çocukları da çok severdi : Onları bir
sıraya dizer karşılarına geçer “ bana ilk gelene hediye vereceğim”
derdi, çocuklar sevinç içinde O’na koşar çevresini sararlardı.
Torunlarını sırtına alır , namazda iken onların kendi sırtlarına
çıkmalarına izin verirdi.Bayram günü ağlayan ,aç bir çocuğu temizleyip
doyurmuş ,ona bayram sevincini tattırmış , her çocuğa yetişkin gibi
selam verip, onlarla şakalaşır ,namaz esnasında ağlayan bir çocuk sesi
üzerine , çocuğun ailesinin cemaat içinde olabileceğini düşünüp namazı
hızla bitirmiş , kendisine 9 sene hizmet eden Enes'i bir defa bile
azarlamamış ... bir insandı.

Hz. Resul hayvanlara ve bitkilere de merhametli idi. Yere uzanmış iken
elbisesinin üzerine yatan kediyi uyandırmamak için elbisesini keserek
ayağa kalkar, İslâm ordusunun yolu üzerine çıkan bir köpek ve yavrusunu
rahatsız etmemek için ordunun yolunu değiştiren , susuz bir deve görünce
eli ile ona su veren peygamberimiz , savaş vakti bitkilerin kesimini
yasaklamış, “yarın kıyamet kopacağını bilseniz ağaç dikin” buyurarak
insanları ağaç dikmeye davet etmiştir.

Peygamberimiz evlilikleri ile büyük bir merhamet örneği göstermiş,
hayatının son senelerinde karşılıklı rıza ile fedakârlık göstererek
Müslüman hanımlara kol kanat germiştir. Ayrıca bu evlilikler Peygamber
Efendimizin hanımlarının kabilelerini de etkilemiş, onların
kendiliğinden İslâm’a ısınıp kabul etmelerine vesile olmuştur

elifgibi

Mesaj Sayısı : 141
Puanlama : 394
Kayıt tarihi : 20/07/11

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz