Mavimarmara
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ölümden ve Ölenlerden İbret Alınmalıdır.

Aşağa gitmek

Ölümden ve Ölenlerden İbret Alınmalıdır. Empty Ölümden ve Ölenlerden İbret Alınmalıdır.

Mesaj  elifgibi Cuma Tem. 22, 2011 8:21 pm

Ölümden ve Ölenlerden İbret Alınmalıdır.


Bazı evlerde, bazı işyerlerindeki levhalarda şunlar vardır.
Dost istersen Allah yeter,
Arkadaş istersen Kur’an yeter,
Mal istersen kanaat yeter,
Düşman istersen nefsin yeter,
Öğüt istersen ölüm yeter.”

Allah Resulü (sav) : “Ölmeden önce ölünüz” buyuruyor.
Bir başka hadislerinde de :
“Eğer hayvanlar, ölüm hakkında insanların bildiğini bilseydi; onlardan semiz et yiyemezdiniz” buyurur.

Her gün ölüm tehlikeleri atlatıyoruz. Azrail bize sık sık geliyor.
Ayağımıza bir şeyler takılıyor, başımıza bir şeyler düşüyor, bize bir
şeyler çarpıyor: “öleceksin, öleceksin” denilip duruyor. Biz hiç aldırış
etmiyoruz.

Ölenleri gömüyoruz, kendi ellerimizle gömüp geliyoruz. Hiç değişiklik
olmuyor. Aynı hayat. aynı işler, mezarları görüyoruz, üzerinden
yürüyoruz. Bunlar da bizim gibiydi, biz de bunlar gibi olacağız,
demiyoruz.

Mezar taşlarındaki vasiyetleri okuyoruz ama anlamıyoruz.

Ölüm sohbetleri yapıyoruz veya dinliyoruz, ölmeyecekmiş gibi davranıyoruz.

Sırtımıza aldığımız ölüyü çabucak gömüp geliyor, ondan bir an önce
kurtulmak istiyoruz, giderken gelirken, ne ölen bizi etkiliyor, nede
ölen bize bir şey diyor…

Öleni gören, göz kapatan, çene bağlayan, yıkayan, kefene koyan, mezar kazan da ibret almıyor.

Ölenler bizi çağırıp duruyor, öleceksin diyor, gel diyor, rüyamız da
görüyoruz, resmine bakıp duruyoruz, gene de ibret almıyoruz. Sıra bize
gelecek demiyoruz.

Mezar, mezarlık görüyoruz ibret almıyoruz.

Sela veriliyor : “falan oğlu falan gitti” diyor, duymak istemiyor, biz de gideceğiz demiyoruz. Neden ?

Bu, dünyaya fazla meyledişimizden, ahirete hazırlık yapmayışımızdan, kalbin kararması ve katılığından olsa gerek.

Mezarlıktakiler bize diyor ki : “Bizi unuttunuz. Bu karanlık mezara,
kuru toprağa sizde gireceksiniz. Hem de bir kefenle gereceksiniz…”
diyorlar.

Her gün omuzlarında kendilerinden birinin cenazesini taşıyan insanlar düşünüp, ibret alsa düşüp bayılması gerekir.

Mezarlığa gittiğimiz zaman nice paşa, bey, kul, fakir, zengin Allah’ın
hükmüne boyun eğmiş görüyoruz. Atıp tutanlar, arza da arşa da
hırlayanlar, dünya hırsına kapılıp mal toplayanlar hepsi kara toprak
altında bir kefene girmiş yatıyor. Ve bizi de yatıya bekliyor. İnsan
içinde bundan daha iyi ibret sahnesi olur mu?

Büyük Hükümdar Selahattin-i Eyyübi dünyadan göçme zamanının geldiğini anlayınca Şeyhül İslam’ı çağırır, ona :

Bir insan öldüğü zaman ne kadar kefen gerekir?
Altı arşın hükümdarım der.
Bir mızrak ve bir kefen getirilmesini ister. Bir asker çağırıp:
Bu kefeni mızrağa tak. Bağdat sokaklarında dolaş ve şöyle de :
Ey ahali! Ülkeler,servetler sahibi Selahattin-i Eyyübi yalancı dünyadan
ebedi aleme şu kefenden başka servet götüremiyor, ibret alın!..”

Secde eder vaziyette Firavunun üç bin yıllık cesedi bütün organları saç
sakalı mumyalanmamış halde, bilindiği gibi Musa Peygambere iman etmemiş,
iman edenleri rahat bırakmamıştı da Allah onu Denizde boğmuştu.

Kur’an da: “Bu gün senin gark olan (boğulan) cesedine necat vereceğim.
Ta ki senden geridekilere bir ibret olasın. Ve şüphe yok ki, insanlardan
birçokları bizim ayetlerimizden elbette gafildirler.” (Yunus suresi :
92)

Hz. Ömer Peygambere “bana nasihat et” deyince Allah’ın Elçisi “ölüm sana yeter” buyurmuştur.

Yakup Peygamber Azrail ile karşılaşır, ona canımı almaya gelmeden haber
ver olur mu? der. O da bunu kabul eder. Bir gün de canını almaya gelir.

Yakup Peygamber :

Hani canını alamaya gelmeden haber verecektin? diye sorar. Azrail :
“Haber verdim ya; saçların siyahtı beyazlaştı, gençtin ihtiyarladın, güçlü idin zayıfladın” der.

Şu buyruklara kulak verelim :

“Ey insanoğlu : Eğer ölümün acısı ve şiddeti gizlenmeseydi, gece uyumamam, gündüz durmamam gerekirdi.” (Kutsi Hadis)

Genç bir anne şöyle diyordu :
-“Beş yaşında oğlum öldü. Beni ölüm o kadar etkiledi ki örtündüm ve namaza başladım…” İşte ibret almak budur.

İbret almak, değişmekle olur. Bazı şeyleri değiştirmekle olur.

elifgibi

Mesaj Sayısı : 141
Puanlama : 394
Kayıt tarihi : 20/07/11

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz