Mavimarmara
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İMANIN GEÇERLİ OLABİLMESİ İÇİN

Aşağa gitmek

İMANIN GEÇERLİ OLABİLMESİ İÇİN Empty İMANIN GEÇERLİ OLABİLMESİ İÇİN

Mesaj  elifgibi Çarş. Tem. 20, 2011 2:24 am

İMANIN GEÇERLİ OLABİLMESİ İÇİN
Îmân, sıfatları ile birlikte
Allâha, meleklerine, gönderdiği mukaddes kitaplarına, peygamberlerine,
âhıret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allâhtan olduğuna, öldükten
sonra dirilmeye inanmaktır.
Îmânın sahîh, makbûl ve mu'teber olması için gerekli şartlardan ba'zıları:
1- Îmânda sâbit olmak: Meselâ, üç sene sonra müslümanlıktan çıkacağım diyen, o ânda kâfir olur.
2- Havf ve recâ arasında olmak: Ya'nî Allâhü teâlânın azâbından korkup rahmetinden ümîd kesmemek.
3-
Can boğaza gelmeden îmân etmek: Ölürken, âhıret hâllerini gördükten
sonra kâfirin îmânı mu'teber olmaz. Fakat o ânda da, müslümanın tevbesi
kabûl olur.
4- Güneş batıdan doğmadan önce îmân etmek: Güneş batıdan doğunca tevbe kapısı kapanır.
5-
Gâibi yalnız Allâhü teâlâ bilir: Gaybı Allâhtan başkası bilemez. Bir de
Allâhın bildirdiği peygamber, evliyâ veya başka bir kimse de bilebilir.
6- Îmândan bir hükmü reddetmemek: Küfrü gerektiren şeylerden kaçmak.
7- Dinî bir hükümde şüphe etmemek: Meselâ acaba namaz farz mı, kumar harâm mı diye şüphe etmemek.
8-
İ'tikâdını, inancını İslâm dininden almak: Târihçilerin, felsefecilerin
değil, Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği şekilde îmân etmek lâzımdır.
9-
Hubbi fillâh, buğdi fillâh üzere olmak: Sevgi ve buğzu yalnız Allâh
için olmak. Allâh düşmanlarını sevmek, onları dost edinmek, Allâh
dostlarına düşman olmak küfrü gerektirir.
10- Ehl-i sünnet vel
cemâ'ate uygun i'tikâd etmek: Ehl-i sünnet olmak için lâzım olan
i'tikâdlardan ba'zıları şunlardır: Kur'ân-ı kerîmin Kelâm-ı İlâhî olup
mahlûk [yaratık] olmadığına inanmak. Eshâb-ı kirâmın tamamını sevmek,
hiçbirini kötülememek.Cennette Allâhü teâlânın görüleceğine inanmak.
Ehl-i kıble'yi tekfîr etmemek, ya'nî namaz kılan müslümana işlediği
günâhlardan dolayı kâfir dememek. İbâdet îmândan parça değildir. Günâh
işliyen mü'mine kâfir denmez. Îmân artıp eksilmez(Yani sayı olarak
eksilmez.imanın şartı altıdır yedinci olmaz. Ama iman inkişaf edebilir
imanın üç mertebesi var.Hakkalyakin, aynelyakin,ilmelyakin) Mi'râc rûh
ve bedenle birlikte olmuştur. Mu'cîze haktır. Bugün için dört hak
mezhebden birine uymak, mezhepsiz olmamak. Hazret-i Ebû Bekr ve Hazret-i
Ömer'in halîfe olduğuna ve üstünlüklerinin halîfelik sırasına göre
olduğuna inanmak. Kabir ziyâreti, enbiyâ ve evliyâdan yardım istemek
câizdir. Okunan Kur'ân-ı kerîmin ve verilen sadakanın sevâbını ölülere
göndermenin câiz olduğuna, bu sevâbların ve duâların ölülere vâsıl
olarak, azâblarının azalmasına sebep olacağına inanmak. Kabir suâli
haktır. Kabir azâbı rûh ve bedene olacaktır. Sırât köprüsü vardır.
Şefâ'ata, hesâba ve mîzâna inanmak.
Bunlardan ba'zılarına inanmayan,
Ehl-i sünnetten çıkmakla kalmaz, kâfir olur. Meselâ Mi'râcın Mescid-i
aksâya kadar olan kısmını inkâr eden kâfir olur.
Hadîs-i şerîfte,
(Ümmetim 73 fırkaya ayrılır, 72'si Cehenneme gider, yalnız bir fırkası
kurtulur. Bu fırka, benim ve Eshâbımın yolunda gidenlerdir) buyuruldu.
Bu
fırkaya, Ehli- sünnet vel cemâ'at kısaca (Ehl-i sünnet) denir. O hâlde,
Cehennemden kurtulmak için her müslümanın ilk önce Ehl-i sünnet
i'tikâdını öğrenmesi, daha sonra da dinimizin emir ve yasaklarına riâyet
etmesi lâzımdır.
İMANIN GİTMESİNE SEBEP OLAN ŞEYLER
1- Bid’at
sâhibi olmak. Ya’nî i’tikâdı bozuk olmak. Ehl-i sünnet âlimlerinin
bildirdiği i’tikâddan çok az da olsa ayrılan sapık veyâ kâfir olur.
2- Zayıf , şübheli olan îmân.
3 - Büyük günâh işlemeğe devâm etmek.
4- Ni’met-i islâma şükrünü kesmek.
5 - Âhırete îmânsız gitmekden korkmamak.
6 - Haksız yere zulm etmek.
7 - Sünnet üzere okunan ezân-ı Muhammedîyi dinlememek.
8 - Anaya-babaya âsî olmak.
9 - Doğru olsa bile çok yemîn etmek.
10 - Namazda ta’dîl-i erkânı terk etmek.Şartlarına uygun kılmamak.
11 - Namazı önemsiz sanıp öğrenmeğe ve çoluk-çocuğa öğretmeğe önem vermemek, namaz kılanlara ma’nî olmak.
12 - Alkollü içki içmek.
13 - Mü’minlere eziyyet etmek.
14 - Yalan yere Evliyâlık ve din bilgisi satmak.
15 - Günâhını unutmak, küçük görmek.
16 - Kibirli olmak, ya’nî kendini beğenmek.
17 - Ucb, ya’nî ilim ve amelim çokdur demek.
18 - Münâfıklık, iki yüzlülük.
19 - Hased etmek, din kardeşini çekememek.
20 - Üstâdının,din büyüklerinin islâmiyyete aykırı olmayan sözünü yapmamak.
21 - Bir kimseyi, tecribe etmeden iyi demek.
22 - Yalanda ısrar etmek.
23 - Alimlerden kaçmak, uzak kalmak.
24 - Erkekler ipek giymek.
25 - Gıybetde ısrar etmek.
26 - Kâfir olsa da komşusuna eziyyet etmek.
27 - Dünyâ işi için, çok gazâba gelmek, sinirlenmek.
28 - Fâiz alıp-vermek.
29 - Sihrbazlık, büyü yapmak.
30 - Müslüman ve sâlih olan mahrem akrâbayı ziyâreti terk etmek.
31 - Allâhü teâlânın sevdiği kimseyi sevmemek; islâmiyyeti bozmak istiyenleri sevmek.
32 - Mü’min kardeşine kin tutmak.
33 - Zinâya devâm etmek.
34 - Livâtada bulunup, tevbe etmemek.
35
- Ezânı, fıkh kitâblarının bildirdiği vaktlerde ve sünnete uygun
okumamak ve sünnete uygun okunan ezânı işitince saygı ile dinlememek.
36 - Haramı işliyeni görüp de, gücü yettiği hâlde, tatlı dil ile mani olmamak.
37
- Karısının, kızının ve nasîhat vermek hakkına sâhib olduğu kadınların
haram işlemelerine ve kötülerle görüşmesine râzı olmak.
EF'AL-İ MÜKELLEFİN

Ef'âl-i
mükellefîn, dînimizin emirlerinden ve yasaklarından sorumlu olan
kimselerin yerine getirecekleri vazifelerin hükümlerini belirten bir
tâbirdir. Bir kimsenin her türlü davranışı bunlardan birine dahil olur.
Ef''âl-i mükellefîn, sekizdir: Farz, vâcib, sünnet, müstehab, mubâh,
harâm, mekrûh ve müfsid.
1- Farz: Dînimizin, yapılmasını açıkça ve
kesin olarak emrettiği şeylere farz denir. Farzları terketmek harâmdır.
İnkâr eden kâfir olur. Dinden çıkar. Farz iki çeşittir:
Farz-ı ayın:
Müslümanın bizzat kendisinin yapması lâzım olan farzdır. Meselâ, beş
vakit namaz kılmak. Ramazan ayında oruç tutmak, zekât vermek, hacca
gitmek farz-ı ayn'dır.
Farz-ı kifâye: Müslümanlardan bir kaçının
veya sadece birisinin yapması ile, diğerlerinin sorumluluktan kurtulduğu
farzlardır. Meselâ, cenâze namazı kılmak, cihâd etmek farz-ı kifâyedir.
2-
Vâcib: Yapılması farz gibi kesin olan emirlerdir. Fakat, bu emrin
delili farz kadar açık değildir. Bayram namazı kılmak, kurban kesmek,
vitir namazı, fitre vermek vâcibdir. Vâcibi terk etmek, tahrimen
mekrûhtur.
3- Sünnet: Peygamber Efendimizin yapılmasını övdüğü, yâhut
devam üzere kendisinin yaptığı veyâhut yapılırken görüp de mâni
olmadığı şeylere denir. Sünnet iki çeşittir:
Sünnet-i müekkede:
Peygamber Efendimizin devamlı yaptıkları, pek az terkettikleri kuvvetli
sünnetlerdir. Sabah namazının sünneti, öğlenin dört rek'atlık ilk
sünneti, akşam namazının sünneti, yatsı namazının son iki rek'at sünneti
böyledir. Ezân okumak, kâmet getirmek, cemâ'ate devam etmek, abdest
alırken misvak kullanmak müekked sünnetlerdendir.
Sünnet-i gayr-i
müekkede: Peygamber efendimizin, ibâdet maksadı ile arasıra terkederek
yaptıklarıdır. İkindi ve yatsı namazlarının dört rek'atlık ilk
sünnetleri böyledir.
4- Müstehab: Buna mendûb da denir. Sünnet-i
gayr-i müekkede hükmündedir. Peygamber Efendimizin ara sıra yaptıkları
ve sevdikleri, beğendikleri hususlardır. Yeni doğan çocuğa yedinci günü
isim koymak, erkek ve kız çocuğu için akika hayvanı kesmek, güzel
giyinmek, güzel koku sürünmek müstehabtır. Bunları yapmak sevâbdır.
5-
Mubah: Yapılması emir olunmayan ve yasak da edilmeyen şeylere mubâh
denir. Ya'nî günâh veya ta'at olduğu bildirilmemiş olan işlerdir.
Yapanın niyetine göre ta'at veya günâh olurlar. Yemek, içmek, uyumak,
giyinmek gibi işler mubâhtır.
6- Harâm: Dînimizin, "yapmayınız" diye
açıkça yasak ettiği şeylerdir. Harâma, helâl diyenin ve helâle, harâm
diyenin îmânı gider, kâfir olur.
7- Mekrûh: Allâhü teâlânın ve
Muhammed aleyhisselâmın, beğenmediği ve ibâdetlerin sevâbını gideren
şeylerdir. Mekrûh iki çeşittir:
Tahrimen mekrûh: Harâma yakın olan mekrûhlardır. Bunları yapmak azâba sebep olur.
Tenzihen mekrûh: Helâla yakın olan, yâhut, yapılmaması yapılmasından daha iyi olan işlerdir.
8-
Müfsid: Dînimizde, meşru olan bir işi veya başlanmış olan bir ibâdeti
bozan şeylerdir. Namazda gülmek, oruçlu iken bilerek birşey yemek ve
içmek gibi. Bu yapılan fiiller, namazı ve orucu bozarlar.
BA'ZI KÜFÜR SÖZLER

Dinimizin
emri gereğince, hürmet gösterilecek, ta'zîm olunacak şeyleri tahkîr
etmek; kötülenecek şeyleri, ta'zîm etmek, hürmek göstermek küfürdür.
Meselâ, Allâhü teâlânın evliyâsı, enbiyâsı, âlimleri ve bunların
sözleri, fıkh kitapları, fetvâları ta'zîm edilecek, hürmet gösterilecek
iken tahkîr edilirse, kötülenirse dinden çıkılmış olur. Ayrıca,
kâfirlerin dînî âyinlerini beğenmek, noellerini tebrik etmek ve zarûret
yok iken zünnâr kuşanmak ve küfür alâmetlerini kullanmak, bunlara,
muhabbet edip, hürmet göstermek de küfrdür.
İnsanı küfre düşüren, ya'nî kâfir yapan söz ve işlerden ba'zıları şunlardır:
Allâhü
teâlâya lâyık olmıyan şey söylemek. Meselâ, (Allâh, gökten bize
bakıyor) demek, yâhut bir kimse bir işi yaptığı hâlde, (Allâh biliyor ki
yapmadım) demek.
Peygamberleri küçültücü şey söylemek. Meselâ, (İlk insan Âdem peygamber vahşî idi) demek.
Melekleri
küçültücü şey söylemek. Meselâ, (Senin bakışın bana Azrâil gibi
geliyor) veya (Çocuk iyi yetişmezse zebâni olur), yâhut (Bu ibâdetin
savâbını melek yazamaz) demek.
Âhırette olacak şeylerle alay etmek.
Meselâ, (Ben Cenneti istemem, Cehenneme gitmek isterim. Çünkü benim gibi
olanlar oradadır) demek.
Allâhü teâlânın emir ve yasaklarına, ya'nî
Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açık bildirilmiş ve islâm
âlimlerinin kitapları ile her tarafa yayılmış, inanılması zarûrî olan
din bilgilerinden birine inanmamak veya önem vermemek. Meselâ, (Ben
cinleri göremediğim için inanmam) demek veya ka'tî harâm olduğu bilinen
birşeyi yiyip içerken besmele çekmek.
(Dünya böyle gelmiş böyle
gider) şeklinde inanmak. Dünya, gezegenler, gökler ve Arş ezelî
değildir, sonradan yaratılmıştır, mahlûktur. Ebedî, sonsuz değildirler,
sonunda yine yok edilecektirler. Yer ve gökler yok iken de Allâhü teâlâ
var idi.
Ayrıca zamanımızda çok kullanılan şu sözler de çok
tehlikelidir: Allâhü teâlâya, sanatkâr, mühendis demek. Allâh unuttu,
kaderime küstüm, Allâh bizi düşündüğü için göz, kulak vermiş, Allâh
kuşlara kanat vermeyi ihmâl etmemiş, İlâhi şuur, ilahî düşünce, Cenâb-ı
Hakka, (İnsanoğlunun mühendisi) demek. Îmânım gevredi, Allâh bana kulum
demesin, anladıysam arab olayım, Allâh vahy ile Ali'yi halîfe tâyin
etti, diğerleri hakkını gasbetti ve bugünkü Kur'ân noksan demek.
Kötü kimseye (Öküz aleyhisselâm) demek; ağza def-i hâcet lafzı ile sövmek; Allâhın özel müdâhalesi gerekir demek.
Dinsizlere
şerefli kâfir demek; çalgı aleti ile ilâhi söylemek; O, cimrilerin
Allâhı demek; Allâh, her yerdedir demek. (İslâm düşüncesi, İslâm
nazariyesi, İslâm felsefesi) gibi ta'bîrleri, (İslâm dini) yerine
kullanmak; özürlü kimseler için, îmâlât hatâsı demek; birisini kötülemek
gâyesiyle (Allâhlık Ali Bey) demek; namaz kılmam ama, kalbim temiz
demek; kendisine Hans, Corc gibi gayri müslim ismi ile çağırılmasını
istemek; Allâhın gönlüne güç gelmesin demek; mümine, (Nûh der, peygamber
demez) demek; harâm kazanç ile sevâb için kurban kesmek; ecelin hoyrat
eli gibi sözlerin çoğu küfürdür, îmânının gitmesine, dinden çıkmasına
sebep olur. Bunun için ağzımızdan çıkan söze dikkat etmemiz lâzımdır.
Rastgele söz söylememelidir.
İnsanlara mahsûs sıfatları Allâhü teâlâ
için kullanmak küfür olur. "Burada ilâhi şuuru görüyoruz" demek
küfürdür. Bunun gibi, Allâhü teâlâ için, "Düşünerek" veya "Hesap ederek"
yâhut "plânlıyarak" yarattı demek küfürdür. "İslâm düşüncesi" demek de
böyledir. Çünkü, düşünmek, hesap etmek, plânlamak insanlara mahsûs
şeylerdir.
Çok kimse îmânı kurtarayım derken, küfre giriyor ve bunun
için de hiç üzülmüyorlar. Her Müslümanın küfre düşürücü söz ve
hareketleri çok iyi bilmesi gerekir.

Yadıcemil.

SeLam Ve Dua İle...

elifgibi

Mesaj Sayısı : 141
Puanlama : 394
Kayıt tarihi : 20/07/11

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz